Motosiklet teknolojisinin geldiği son nokta olan Grand
Prix motosikletlerini ele aldım
Yazımıza
Mark Neale’in yönettiği Brad Pitt’in seslendirdiği tüm motosiklet severlerin
başucu eseri olması gereken bir belgeselin ilk sözleriyle başlıyoruz. ‘’Grand
Prix motor yarışları , ateşin hıza dönüşüm sürecidir.’’
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8YhZCnQg8-1DWjGAorpYr3ol3y9xujHKI4FqtwVpE3lXhcUTKylyDmN4YxTNo0JL7KuHgIUY0w0Y1vi7w2lKdcLTF4R7AC6XBlvwWy6208n9nQk3U-E4jop1U4vPnGovN7nKSa_n5m04/s400/yar%25C4%25B1s+2.jpeg)
Bu
dönüşüm süreci tüm markaların motosikletlerinde farklılık gösterir. Motor bloğu
, şasi , frenler , amortisörler , elektronikler... Bazı noktalarda tüm markalar
eşit şartlara sahip ekipmanları kullanır. Lastik ve elektronikler gibi. Şasi ve
motor blokları ise belirli kısıtlamalar dahilinde farklılık gösterebilir.
Amortisörler ise sokakta asla göremeyeceğimiz teknolojiye sahip donanımlardır
ve satın almak imkansızdır. MotoGP makinelerinde sokakta gördüğümüz
motosikletlerde bulunan bazı ekipmanlar bulunmaz. Örnek olarak marş motoru.
Motosikletin hafif olması için marş motoru kullanılmaz ve motosiklet dışarıdan
müdahale ile çalıştırılır. Far , sinyal hatta ve hatta bu makinelerin seleleri
bile yok denecek kadar incedir. Çünkü sürücü bedeniyle zemini hissetmelidir. Bu
makineler sezonluk üretildiği için ve fabrikasyon üretim yerine elde üretildiği
için herhangi maddi bir değer biçilemez. Bazı parçalar ise sezon sonu imha edilir.
MotoGP motosikletleri hız , yakıt , güç ve ağırlık optimizasyonlarının en iyi
şekilde yapıldığı iki tekerli araçlardır. Lafı fazla uzatmadan MotoGP motosikletlerini
incelemeye motor bloğundan başlayalım.
Motor Bloğu
MotoGP’de kullanılan motor bloklarının silindir hacimleri
1000cc ile sınırlandırılmıştır. Bu da demek oluyor ki sokakta kullandığımız
supersport 1000cc’lik bir yarış motoruyla MotoGP’de kullanılan motosikletlerin
silindir hacimleri eşit. Aynı zamanda tüm motor blokları 4 silindir olmak zorundadır.
Peki bu performans farkı nereden geliyor? MotoGP motosikletleri 2015 sezonundan
itibaren optimum 158 kilo olacak şekilde dizayn edilmeye başlanmıştır. 240
beygir güç üreten bu motor bloğu bize kilo başına 1.5 beygir gibi bir sayı
verir. 4 zamanlı olan ve sıvı soğutma sistemine sahip olan bu motor bloklarında
silindir başına düşen valf sayısı 4tür. Elbetteki enjeksiyonlu sisteme sahip
olan bu bloklar yüksek ısıya ve g kuvvetine dayanabilen çeşitli elementlerle
güçlendirilmiş çelikten oluşturulur. Rolanti devri ortalama 4 bin olan bu
makinelerin limitlerdeki devir sayısı ise 18 bindir. Sıradan bir binek
otomobilin 2 katı seviyesinde. Bu 18 bin devir ise son hız olarak bize 360 km/h
üzerinde bir sayı verebiliyor.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjV-0CEi0n9LPpiT8qgzMlpJql-apQRMXG9nHn4_GchaTdBCUo3UOkCiUlIgujM_GlpLJan-hOQ_ZhpVwMRD-9FHi-zwk-W-UF2M2UwVdcHboCJWv6X8TyYjydAHPcLZB2Bt1UrL27SHfo/s400/Ads%25C4%25B1z.jpg)
Gelelim markalar arasındaki farklara.
Motorların çeşitleri açısından bakarsak Yamaha ve Suzuki sıralı 4 silindirli ,
Honda , KTM ve Aprillia 75.5 derecelik açıyla yerleştirilmiş V motor bloğu
kullanır. Ducati ise diğer üreticilerden farklı olarak 90 derecelik açıyla
konumlandırılmış V4 motor bloğu kullanır. Bu çeşitlilik neyi ifade eder ?
Yamaha kullandığı crossplane krank mili sayesinde daha stabil ve düzenli bir
güç üretimi sağlarken Honda’nın kullandığı sistem güç aktarımı sırasında daha
fazla agresiflik sağlar. Gücün aktarımı konusunda en agresif isim ise şüphesiz
Ducati’dir. Ducati’nin L şeklinde silindir yerleşimi ve desmodromic sistemi
sayesinde motosiklet hızlanma konusunda en agresif ve güçlü isimdir. Ducati bu
sayede düzlük hızını diğer markalara göre 5 ie 10 km/h arasında arttırmayı
başarmıştır. Elbette ki bu motor bloklarının sesleri de birbirinden farklılık
gösterir. Honda ince bir çığlık , Yamaha orta sertlikle bir ses , Ducatiler ise
adeta bir dizel motor sesi verir. Son olarak kurallar gereği bir sürücünün bir
sezonda 7 adet motor bloğu kullanma hakkı vardır.
Bu motor blokları tasarlanırken
yakıt sağlayıcılarından alınan veriler ışığında yanma odacıkları özel olarak
imal ediliyor. Daha net açıklamak gerekirse kullanılacak yakıttan maksimum
verim elde etmek için yakıtın moleküler yapısı incelenerek üretim
gerçekleştiriliyor. Yakıtın yanma odasına eşit şekilde dağılarak yanması ve güç
üretimi için bu hayati önem taşır. Bu patlamaların gerçekleşmesini sağlayan
yüksek sıcaklıklara dayanabilen özel bujiler kullanılır. Çok yüksek
sıcaklıklardan kasıt ise silindir başında yakıtın ateşlendiği andaki sıcaklığı
yaklaşık 2500 santigrat derece. Yakıt konusunda ekleyebileceğimiz sok nokta ise
yakıt verimliliği. Sokakta kullandığımız otomobilerde ve motosiklerde
kullandığımız yakıtın sadece %20 veya %30’unu aktarım gücü olarak elde
edebiliyoruz. Fakat MotoGP motosikletlerine özel olarak yakıt üretildiği için
bu verimlilik bu makinelerde %50’lere kadar çıkmaktadır.
Şasi
Gelelim
şasiye. MotoGP motosikletlerinde şasi hayati önem taşır. Motor bloğunda
üretilen gücün yola aktarımı ve sürücünün sürüş tarzı konularında büyük öneme
sahiptir. Şasi motosikletin dönüşü , frenlemedeki dengesi , ağırlığı ve
hızlanmasını doğrudan etkiler. Şasi aliminyumdan üretilir ve tüp şeklinde bir
geometriye sahiptir. Markalar arge yatırımlarının büyük bölümünü şasilere
yapar. Çünkü şasi kalitesi sürücüyü diğer sürücülerden bir adım öne çıkarabilir
veya şampiyonayı kaybetmesine sebep olabilir. Normal günlük motosiklet
kullanıcıları bu şasiler arasındaki milimetrik farkları anlayamazken MotoGP
sürücüleri en ufak farkları hisseder ve testlerden sonra üreticiye şasinin
gelişimi için sürekli geri bildirimler yapar.
Elektronik Yazılımlar (ECU)
MotoGP klasmanında 10 yılı aşkın bir süredir
motosikletler elektronik sistemler ile desteklenmektedir. Motosikletin etrafı
sensörlerle donatılmıştır. Yaklaşık 10 sensör ve 5 jiroskobik kamera.
Elektronikler bir çok konuda sürücülere ve üreticilere yardımcı olmaktadır.
Elektroniklerin yaptığı görevler kimilerine göre sürücünün gerçek karakterini
gölgeliyor , kimilerine göre ise motosiklet teknolojisini daha da ileri
götürüyor. Elektroniklerin görevleri ise kalkış kontrol , anti ön kaldırma ,
motor freni gücünü ayarlama , çekiş kontrol , yatış açısına göre fren kontrolü
ve elektronik gaz kontrolü. Tabi bunların yanında elektronikler garajda da
takıma büyük yardımlar ediyor. Ateşleme haritasının düzenlenmesi , yağ ve su
basınçları gibi konularda hızlı değişiklik imkanı sunuyor. Elektronik
yazılımlar sayesinde farklı pistlere ve farklı hava koşullarına göre motosiklet
hızlı bir şekilde ayarlanabiliyor. 2016 sezonundan itibaren tüm markalar MotoGP
klasmanında Magneti Marelli’nin ürettiği aynı özellikleri taşıyan ortak bir
yazılım sistemi kullanıyor. Bu ana takımlar ve uydu takımlarının birbirlerine
karşı olan rekabeti ortak bir çizgiye getirme çabasının yanında teknolojik
gelişimin hızlanması açısından da önem taşıyor.
Fren
Saniyeler içinde inanılmaz hızlara çıkabilen bu
makineleri bir de durdurmak gerekiyor tabii ki. MotoGP’de ise bu görev
Brembo’nun. Brembo senelerdir bu makineleri saatte 300 kilometre hızlardan 80
kilometre hızlara saniyeler içinde başarıyla düşürüyor. Brembo fren konusunda
dünyanın belki de en önde gelen şirketidir. MotoGP makinelerine özel üretim
fren diski ve kaliperi üretir. Fren disklerinin özelliklerine gelirsek 320mm ve
340mm boyutlarında iki adet fren diski kullanılıyor. Piste ve hava koşullarına
göre seçilen boyut değişebiliyor. 1 kilogram ve 1.2 kilogram ağırlığına sahip
bu karbon/çelik diskler 800 dereceye kadar ısıya dayanabilecek güçte çelikten
yapılmıştır. Tabii ki bu disklerin kullanım süresi 1000 kilometreyle
sınırlıdır. Bir Grand Prix yarışı 120 kilometre olduğuna göre ve 45 dakikalık 4
antrenman seansının yanında bir de sıralama turlarını eklediğimizde bir yarış
haftasında birden fazla fren diski kullanılır. Gelelim balatalara , balatalar
MotoGP için özel üretimdir ve ağırlığı 50 gramdır. Kullanım ömrü maksimum 800
kilometre olan bu balatalar 800 derecelik sıcağa karşı dayanıklıdır. Brembo
fren disklerinin yanında 4 pistonlu monoblok kaliperleri de fren sisteminde
kullanır. Bu kaliperler alüminyumdan üretilir ve son derece hafiftir.
Kaliperler fren diskine 350g kuvveti uygulayabilecek güçtedir. MotoGP’de
motosikletin ön tarafının hafif olması virajlara giriş hızları açısından muazzam
derecede önem taşır. Fren manetinden bahsedecek olursak sürücüler motosikleti
durdurmak için fren manetine 9 kilogramlık bir basınç uygular ve 10
santimetrelik bu manet bu gücü kaldıracak sağlamlıktadır. Fren manetinin hemen
üzerinde 30 mililitrelik fren sıvısı yer almaktadır ve bu fren sıvısı 350
derecelik ısıya dayanır. Fren sisteminde güçlendirilmiş ve hafifletilmiş çelik
fren hortumları kullanılır.
Vites kutusu ve Debriyaj
MotoGP makinelerinde vites kutusu en önemli
bileşenlerden biridir. Günümüzde sokaklarda kullandığımız motosikletlerde de
yaygınlaşmaya başlayan quickshifter yani debriyajsız vites değiştirme sistemi
bu makinelerde neredeyse 20 yıldır kullanılıyor. MotoGP’de ise bazı işlemler
tersten işlemektedir. Normal motosiklerde vites küçültmek için vites pedalına
basarken MotoGP makinelerinde vites küçültmek için pedal yukarı çekilir. MotoGP
makinelerinde ise vites büyütmek için vites pedalına basılır. Bu farkın sebebi
ise bu tarzın performansı daha iyi noktaya getirmesidir. MotoGP
motosikletlerinde 6 ileri vites kutusu kullanılır. Sürücüler ortalama olarak
bir yarışta 900 kere vites değiştirir.
Amortisör
MotoGP’ye amortisörleri Öhlins şirketi sağlar. Hatta
ve hatta MotoGP takımları kullanacakları amortisörleri sezonluk olarak kiralar
, sezon sonunda Öhlins şirketine teslim eder. Öhlins şirketi her pilota ayrı
mekaniker verir. Anlayacağınız Öhlins kapalı devre bir hizmet sunar. Bu prototip
makinelere prototip amortisörler yakışırdı zaten. Öhlins MotoGP’den aldığı
verilerle sokakta kullandığımız motosikletlerin amortisörlerini geliştrir.
MotoGP’de kullanılan amortisörlerin bir diğer özelliği ise ön yükleme , rebound
, kompresyon gibi ayarların dakikalar içinde milimetrik olarak sürücünün isteği
doğrultusunda ayarlanmasıdır.
Lastikler
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpu315rbUkrCRxRPUu5KiMxxPkGup6azLa7cw08e4RW4jiKIceBse6BfzBOMrhpRpHQAxudx_fvJzM_8cf1ofeoMkK2Y9bWRgHpTnkfFqF9a_2PmFzDNkDmbfcEyooNwBrnRSPup4hyphenhyphen-k/s320/lastik.jpg)
2016
sezonundan itibaren MotoGP’nin lastik sağlayıcısı Fransız üretici Michellin
olmuştur. MotoGP’de kullanılan lastikler özel üretimdir. MotoGP makineleri 17
inç çapında jant ve buna uygun lastik kullanır. Hem boyutları hem de ham
maddesi sıradan lastiklere oranla değişkenlik gösterir. Michellin her pist için
özel lastik üretir. Gerek sezon içi gerekse sezon öncesi ve sonrası testlerde
farklı lastik hamurlarını sürücülere test ettirmek için test seansları düzenlenir.
MotoGP’de 4 adet farklı lastik seçimi mevcuttur. Yarış şartlarına göre bu sayı
artabilir. Sert , orta ve yumuşak hamurlu lastikler ekstra sert veya ekstra
yumuşak lastik seçimleriyle desteklenebilir. Bunun yanında normal slick
lastiklerden kat kat yumuşak olan yağmur lastikleri de hava şartlarına göre
kullanılabilir. Piste özel lastikten kasıt bazı pistlerde lastiğin sol yanağı
bazı pistlerde sağ yanağı daha çok yıpranır. Michelin buna şartları göz önüne
alarak bir yanağı diğerine göre daha sert ve yoğun hamurdan üretir.
Dashboard
Saatte 350 km hızla giderken görünmesi
mümkün olmasa da ve sürücülerin uyarı ışığı harici pek kullanmadığı dashboard
bu makinelerde büyük önem taşır. Bildiğimiz adıyla gösterge tablosu. Sade
olması ve karışık olmaması için sadece belli başlı şeyleri sürücüye gösteren
göstergede devir saati , hız , vites , yağ ve su sıcaklığı ve sorun uyarı ışığı
yer alır. Dashboardın dışında ise çekiş kontrol sistemi , motoru kapatmaya
yarayan kill switch , pit yolu hız sınırlayıcı düğme ve kalkış modu düğmesi yer
alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder